Park, yağmur, müsilaj ve köpecik

Bugün değişik bir şeyler yapmak istedim. Sabah erken bir saatte evden çıktım -erken dediysem dokuz buçuk gibi, o kadar da erken değil yani 🙂 –

Ne yapacağıma henüz karar verememişken önce annemlere uğradım, onlar evde yokken çiçeklerini sulayayım diye düşündüm. Tuhaf oldu, onlar evde yokken benim evde bir şeyler yapmam.

Sonra sahile gideyim dedim. Hava henüz güneşli idi. Ama canım sıkılmasın diye bir kitapçıya uğrayıp kitap alayım dedim. Aradığım kitap yoktu. Ben de ne yapalım sağlık olsun dedim ve Maltepe sahile gittim. Yeni adıyla Orhangazi Şehir Parkına.

Parka ilk geldiğimde hava güneşliydi. Ve muhtemelen yağmur beklentisi yüzünden kimsecikler gelmemişti parka. Gül kokuları içinde ilerleyerek sahile geldiğimde iki şey gördüm. İlki bu güneşli havanın fazla uzun sürmeyeceğini haber veren kara yağmur bulutları

Sonra gözüm denizin yüzeyine kaydı ve o zaman ikinci olayı da gördüm. Ve günlerdir haberlerde anlatılan sayın müsilaj ile tanıştım. Denizin o halini görünce için burkuldu bir an. İnsanın doğaya yaptığının ibretlik bir vesikası gibiydi denizin yüzeyi.

Mendireğe kadar yürüdüm martılar küçük kayaların üstüne tünemiş denize bakıyorlardı. Son zamanlarda en alakasız yerlerde martılar görünmeye başladı, fark ettiniz mi? Garipler denizden beslenemedikleri için şehrin içlerine girip başlarının çaresine bakıyorlar.

Ben bir yandan yürüyüp bir yandan da resim çekmeye çalışırken yağmur bulutlarının yaklaştığını fark edememişim. Bir güzel ıslandım. Yağmurun yaklaştığını hisseden ağaçlar, çiçekler tuhaf bir şekilde yapraklarını titreştirmeye başladılar. Sanki gelen yağmuru sevinçle kucaklamak ister gibilerdi. Güllerin ve toprağın kokusu daha bir arttı. Fakat daha fazla onları seyredemedim, çünkü çok ıslandım.

Sıra günün anlam ve önemine gelmişti. Bizim delikanlıyı okuldan alıp kursa götürme görevi. 🙂 Pandemi yüzünden toplu taşımayı kullanmasını istemiyoruz, o yüzden şimdilik getir götür servisi yapıyoruz beyefendiye. O da aşısını olduktan sonra artık kendi başına toplu taşıma ile gidip gelebilir herhalde diye düşünüyorum 🙂

Okul çıkışını beklerken küçük, muzip bir şey bana eşlik etti.

Bir ara hızını alamadı arabayı kemirmeye başladı, sonra tadını beğenmemiş olacak ki dikkatini başka şeylere yöneltip yanımdan uzaklaştı. Okul yurt müdürlüğünün önüne kapılanmış kerata, kendini de gayet güzel sevdirmiş 🙂 Tanımayan yok gibi.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.